Yunan mitolojisinde Hesperidler, güneşin battığı yerin perileri olarak bilinirler. Gecenin tanrıçası Nyks'in kızlarıdır ve bahçeleriyle ünlüdürler. Bu bahçelerde altından elma meyveleri veren bir ağaç vardır. Bu ağaç, Hera'nın Gaia'dan düğün hediyesi olarak aldığı ve Hesperidler'e emanet ettiği kutsal bir ağaçtır. Ağacı korumak için yüz başlı ejderha Ladon da bahçede bekçilik yapar.
Hesperidlerin bahçelerinin tam olarak nerede olduğu Antik Çağ yazarları arasında tartışma konusudur. Bazılarına göre İber Yarımadası'nın güneyinde, bazılarına göre ise Atlas Okyanusu'nun ötesinde veya Kuzey Afrika'da bulunurlar. Hesperidlerin sayısı da kesin olarak bilinmemektedir. Genellikle üç periden oluştuğu söylenir, ancak bazen dört veya yedi olarak da sayılırlar. Hesperidlerin isimleri de farklı kaynaklarda değişiklik gösterir. En yaygın olanları Aigle, Erytheia ve Hesperethusa'dır.
Hesperidlerin en ünlü hikayesi, Herakles'in on birinci görevi ile ilgilidir. Herakles, Eurystheus'un emriyle Hesperidlerin bahçesinden altın elmaları getirmek zorunda kalır. Ancak bahçenin yerini bilmediği için önce deniz tanrısı Nereus'u yakalar ve ondan öğrenir. Bahçeye giderken Antaios adlı devle güreşir ve onu yener. Bahçeye vardığında ise Atlas'la karşılaşır. Atlas, gök kubbeyi sırtında taşıyan ve Hesperidlerin babası olan bir Titan'dır. Herakles, Atlas'ı elmaları çalmak konusunda ikna eder ve onun yerine gök kubbeyi taşımaya razı olur. Atlas, elmaları alıp geri döndüğünde ise gök kubbeyi tekrar sırtlamak istemez ve Herakles'i kandırmaya çalışır. Ancak Herakles, onu bir hile ile atlatabilir ve elmaları alarak Atina'ya götürür.
Tüm bunlarla birlikte Hesperidler, Yunan mitolojisinde hem güzellikleri hem de bahçelerindeki altın elmaları ile ün salmış perilerdir.
0 yorumlar:
Yorum Gönder