24 Eylül 2023 Pazar

İntiharını Belgeleyen Tanzimat Yazarı: Beşir Fuad Kimdir?

Beşir Fuad, 1852 yılında İstanbul'da doğmuş olan bir Türk asker, çevirmen, gazeteci ve fikir adamıdır. Babası Maraş ve Adana mutasarrıflıklarında görev yapmış olan Hurşid Paşa'dır ve annesi Giresunlu Memiş Paşa'nın kızı Habibe Hanım'dır. Genç yaşlarda eğitimine İstanbul Fatih Rüştiyesi'nde başlamış, daha sonra babasının görevli olduğu Suriye’de, Halep Cizvit Mektebi’nde eğitimine devam etmiştir. Bu okulda özellikle Fransızcaya karşı ciddi bir hakimiyet kazanmıştır. 1871 yılında İstanbul Askeri İdadisi'ni, 1873 yılında ise Mekteb-i Harbiye'yi başarıyla bitirmiştir.

Üç yıl boyunca Sultan Abdülaziz'in yaverliğini yapmış, ardından 1876-1877 Osmanlı-Sırp Savaşı'na gönüllü olarak katılmış ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile Girit isyanlarının bastırılmasında da gönüllü görev almıştır. Girit'te bulunduğu süre içinde İngilizce ve Almanca öğrenmiştir.

Beşir Fuad, bilim ve felsefeye büyük bir ilgi duymuş, bu nedenle İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerini çok iyi biliyordu. Bu sayede Batı'da gelişen fikir ve sanat akımlarını yakından takip edebiliyordu. 1883 yılında Mustafa Reşid'in çıkardığı Envâr-ı Zekâ dergisine çeviriler yaparak yazı hayatına başlamış, 1884 yılında askerliği bırakarak tamamen yazı ve yayın hayatına yönelmiştir.

Gazetelerde bilimsel, felsefi ve askeri yazılar, tiyatro değerlendirme yazıları, dil öğrenimi hakkında yazılar, çeviri kitaplar yayımlamıştır. Ayrıca Batılı düşünür ve yazarları tanıttığı kitapları ve yazılarıyla dikkat çekmiştir.

Edebi alanda eser vermemiş olmasına rağmen edebi tenkit alanında önemli görüşler ortaya koymuş ve dönemin Romantizm etkilerine karşı fen, felsefe ve maddenin gücünü ve önemini savunmuştur. Bu düşüncelerini en açık şekilde Muallim Naci ile mektuplaşmalarını içeren "İntikad" adlı eserinde ifade etmiştir.

Beşir Fuad'ın kişisel hayatı da çalkantılıdır. İlk evliliğini genç yaşta halayığıyla yapmış ve bu evlilikten Mehmet Cemil adında bir oğlu olmuştur. Daha sonra eşinden boşanarak saray doktoru Kadri Paşa’nın oğlu Salih Paşa’nın kızı Şaziye Hanım ile evlenmiş ve bu evlilikten Namık Kemal ve Mehmed Selim adlı iki oğlu dünyaya gelmiştir.

Çok sevdiği oğlu olan Namık Kemal'i 1885'te, küçük yaşında kızılcık hastalığından kaybetmiştir. Bir süre sonra da annesinin paranoyaya kapılarak ölmesi, bu hastalığın genetik olabileceği, bu yüzden kendisinin de başına gelebileceği endişesini yaşamasına neden olmuştur. Endişelerini yenemeyerek delirme korkusuna kapılan Beşir Fuad, bu olumsuz düşüncelerin getirdiği halle birlikte gece hayatına ve ilişkilere yönelmiştir. Bu dönemde Fransız bir metresinden Feride adında bir kız çocuğu olmuştur. Bu süreçte de eşi ve metresi arasında sıkışıp kalmış, maddi sıkıntılar yaşamış ve babasından kalan mirası tüketerek geçim sıkıntısına düşmüştür. Sonunda 5 Şubat 1887'de Cağaoloğlu Yokuşu 12 numaralı evde bileklerini keserek intihar etmiştir. Cenazesi Eyüp Mezarlığı’na defnedilmiş, ancak mezarı daha sonraları kaybolmuştur.

Beşir Fuad intihar etmeden önce duygularını ve deneyimlerini birkaç satırlık bir tasvirle not ederek belgelemiştir. Bu metin ve intiharla ilgili mektuplar, Ahmet Mithat Efendi tarafından "Beşir Fuad" adlı eserde yayınlanmıştır. Fuad, intihar sürecini şu şekilde anlatmıştır:

"Ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. 'Yazı yazıyorum, kapıyı kapadım.' diyerek geriye savdım. Bereket versin, içeri girmedi. Bundan tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı..."

Bu ifadeler Beşir Fuad'ın intihar anındaki fiziksel ve duygusal durumunu betimlemektedir. Fuad, bu eylemi gerçekleştirirken duyduğu fiziksel acının yanı sıra duygusal bir çalkantı yaşamış olmalıdır. İntihar sürecindeki hislerini, bu kısa tasvir ile kaydetmeyi amaçlamıştır.

Ayrıca, Fuad'ın cesedini tıp eğitimi alan öğrencilere kadavra olarak bağışladıysa da bu isteği yerine getirilmemiştir.

Beşir Fuad'ın intiharı dönemin İstanbul'unda çok büyük ses getirmiş, bu intihar, o zamana kadar intihara yabancı olan Osmanlı toplumu arasında bir intihar salgının başlamasına neden olmuştur. Bundan dolayı Osmanlı hükümeti duruma müdahale etmek zorunda kalmış, halkın fena düşüncelere yönlendiren bu gibi intihar haberlerinin verilmesini 11 Mart 1887'de yasaklamıştır. Bu yasak, altı ay kadar sürmüş, ardındansa kaldırılmıştır.

0 yorumlar:

Yorum Gönder