Muhammed Emin el-Hüseyni, 1897 doğumlu Filistinli bir Arap milliyetçisi ve Filistin Mandası'nda Müslümanlar nazarında yükselmiş bir liderdi. 1921-1948 yılları arasında Kudüs Başmüftüsü olarak görev yaptı ve Arap Yüksek Komitesi'nin kurucusu oldu.
El-Hüseyni'nin 1897'de Kudüs'te doğdu. Yaşı biraz ilerledikten sonra eğitim için Mısır'a gitti. Burada iyi bir tahsil gördü ve İslam dünyasının önemli isimleriyle tanıştı. 1913'te Mekke'ye giderek Hac ibadetini yerine getirdi ve hacı unvanını aldı. 1914'te Osmanlı İmparatorluğu Cihan Harbi'ne dahil olunca Mekteb-i Harbiye'ye yazıldı ve kısa süre içerisinde kurmay subay olarak mezun oldu. Mezuniyetinin ardından muhtelif cephelere gönderildi. Bu süreçte Osmanlı'nın siyasetinin daha da içine girdi ve ilerleyen süreçlerde sıkı bir II. Abdülhamid'in hayranı oldu. Çanakkale cephesinde topçu subayı olarak görev yaptı ve savaşın ardından İzmir'e yerleşti. Haziran 1916'da Şerif Hüseyin'in Hicaz'da başlattığı ayaklanmadan sonra Kudüs'e döndü. Bundan sonraki süreçte Hicaz'da patlak veren bu ayaklanmayı ve bölgedeki karışıklıkları yatıştırmaya çalıştı. Ancak bu cabalarında pek başarı gösteremedi.
Savaş sonrasında İngilizlerin Filistin'i işgal etmesine karşı çıktı ve Arap milliyetçiliğini savundu. 1921 yılında İngiliz Yüksek Komiseri Herbert Samuel tarafından Kudüs Müftüsü olarak atandı. Bu görevi, 1948 yılında Filistin'in İsrail tarafından işgal edilmesine kadar sürdürdü.
Emin el-Hüseyni, Filistinli Arapların haklarını korumak için siyasi faaliyetlerde bulundu. 1936-1939 yılları arasında cereyan eden Filistin Arap Ayaklanmaları'nın liderliğini üstlendi. İngilizlere karşı silahlı mücadele verdi ve manda himayesinde bölgeye yerleştirilen Yahudi göçünü durdurmak için çalıştı. Bu nedenle İngilizler tarafından aranan bir suçlu haline geldi ve Lübnan'a kaçmak zorunda kaldı.
Emin El-Hüseyni, 1933'ten itibaren Yahudilerle olan mücadelesi sebebiyle Nazilerle yakınlaşmaya başlamıştı. II. Dünya Savaşı esnasındaysa Berlin'e giderek Hitler ile görüştü. Filistin'e olan ve yaklaşık 20 yıllık süre içerisinde ivme kazanmış olan Yahudi göçünü önlemek için Hitler'in desteğini istedi. Hitler'se bu hususta Kafkasya'ya olan seferin başarılı bir şekilde neticelenmesinin ardından yardımcı olacağını söyledi. Bu süre zarfında el-Hüseyni, aynı zamanda Boşnak ve Hırvat askerlerden oluşan 13. SS Waffen Dağ Tümeni "Handschar" adlı tümenin oluşturulmasını sağladı.
II. Dünya Savaşı'nın Alman mağlubiyetiyle neticelenmesinin ardından el-Hüseyni, Fransız işgal birlikleri tarafından gözaltına alındı, sonrasında da Paris'e nakledilerek ev hapsine alındı. Araplar üzerindeki yoğun etkisi nedeniyle Fransız makamları ona özel ayrıcalıklar tanıdı. Kendisine sağlanan geniş serbestliğin etkisi ve sürekli olarak bir Siyonist tehdidi altında olmasından dolayı ilk fırsatta Mısır'a kaçtı.
1948'de İngilizlerin Filistin'den çekilmesi üzerineyse Gazze'de Filistin hükümetini kurduğunu ilan etti. Ancak bu hükümet Suriye, Lübnan, Irak ve Suudi Arabistan dışında hiçbir devlet tarafından tanınmadı ve kısa süre içerisinde çıkan savaşlar arasında dağıldı.
Yaşanan savaşların ardından Filistin'deki toprakların büyük çoğunluğu İsrail'in işgaline uğramasının ardından Mısır'da Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) kurulmasına katkıda bulundu. Ancak daha sonrasında FKÖ liderleriyle anlaşmazlığa düştü ve zamanla Filistin'deki direniş üzerindeki etkisini kaybetti. 1974 yılında Beyrut'ta öldü.
Emin el-Hüseyni 1974 yılında Beyrut'ta vefat ettiğinde vasiyet olarak. Kudüs'e gömülmek istiyordu, ancak Altı Gün Savaşı'nın ardından Doğu Kudüs'ün İsrail'in işgaline uğraması neticesinde bu vasiyeti gerçekleşmedi. Beyrut'a defnedildi.
0 yorumlar:
Yorum Gönder