Tarihî Arka Plan: Osmanlı ve Büyük Güçler
19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu, "Avrupa’nın hasta adamı" olarak anılmaya başlamıştı.
Toprak kayıpları, merkezi otoritenin zayıflaması ve iç isyanlar, imparatorluğu zayıflatmıştı.
Aynı dönemde İngiltere ve Fransa, Avrupa’nın güçlü devletleri olarak dünya siyasetinde etkili bir konuma sahipti.
Bu devletler, Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmesi durumunda ortaya çıkacak güç boşluğunun kendi çıkarlarını tehdit edeceğini düşünüyordu.
Özellikle Rusya’nın Osmanlı üzerindeki genişleme politikaları İngiltere ve Fransa’yı kaygılandırmıştı.
Kırım Savaşı (1853-1856) bu çıkar çatışmalarının en somut örneğidir. Rusya’nın Osmanlı topraklarına yönelik saldırgan tutumu, İngiltere ve Fransa’yı Osmanlı’yı desteklemeye itmiştir.
Bu bağlamda Osmanlı’nın modernleşmesi, hem ticari hem de stratejik bir gereklilik olarak görülmüştür.
Ticari Çıkarların Korunması:
19. yüzyılda İngiltere ve Fransa, sanayi devrimiyle birlikte dünyanın en büyük üretim ve ticaret merkezleri haline gelmişti.
Bu dönemde Osmanlı, Avrupa’nın ürettiği sanayi malları için geniş bir pazar oluşturuyordu.
Aynı zamanda Osmanlı toprakları, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu ham maddeler (pamuk, tütün, buğday vb.) açısından zengin bir kaynak sağlamaktaydı.
İngiltere’nin "serbest ticaret" politikası, Osmanlı ile imzalanan 1838 Baltalimanı Ticaret Anlaşması gibi anlaşmalarla pekiştirildi.
Bu anlaşmalarla İngiltere, Osmanlı pazarına gümrüksüz ürün satma hakkı elde etti. Fransa da benzer ticari ayrıcalıklardan faydalandı.
Ancak Osmanlı’nın ekonomik ve idari yapısındaki çöküş, bu ticaretin devamlılığını tehdit ediyordu.
Modernleşme, Osmanlı’daki ticaret yollarının, tarım üretiminin ve idari altyapının iyileşmesini sağlayarak İngiltere ve Fransa’nın ekonomik çıkarlarını koruyacaktı.
Rusya’nın Osmanlı Üzerindeki Baskısını Dengelemek:
Rusya, özellikle 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı topraklarına yönelik bir genişleme politikası izliyordu.
Bu politika, Kırım’ın ilhakı (1783) ve 19. yüzyıl boyunca devam eden Balkanlarda Rus etkisinin artmasıyla somutlaşmıştı.
Rusya’nın "Ortodoks Hristiyanların koruyucusu" rolünü üstlenmesi, Osmanlı’nın Balkan topraklarındaki nüfuzunu tehdit ediyordu.
İngiltere ve Fransa, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması durumunda Rusya’nın bu topraklardan faydalanacağını ve Akdeniz’de daha güçlü bir konuma geleceğini öngörüyordu.
Özellikle İngiltere, Hindistan’a giden deniz yollarını kontrol etme çabasındaydı. Fransa ise Doğu Akdeniz’deki ticari çıkarlarını ve kültürel etkisini korumak istiyordu.
Bu nedenle Osmanlı’nın modernleşmesini desteklemek, Rusya’nın yayılmasını dengelemenin bir yolu olarak görüldü.
Modernleşmenin Diplomatik ve Stratejik Boyutu:
Tanzimat Fermanı ve sonrasındaki reformlar, Osmanlı’nın uluslararası alanda daha güçlü ve güvenilir bir devlet görünümü kazanmasını hedefliyordu.
İngiltere ve Fransa, modernleşen bir Osmanlı’nın Avrupa’daki güç dengesi için önemli bir tampon bölge olabileceğine inanıyordu.
Özellikle Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesiyle gelen hukukun üstünlüğü, ticaretin düzenlenmesi ve gayrimüslim tebaanın haklarının artırılması gibi reformlar, Avrupa devletleri için Osmanlı’nın Batılılaşma yönünde bir adım attığını göstermekteydi.
Bu reformlar sayesinde Osmanlı, uluslararası sermaye akışına daha uygun hale getirildi. İngiltere ve Fransa, modernleşmiş bir Osmanlı’nın dış borçlarını daha etkin bir şekilde ödeyebileceğini ve Avrupalı tüccarların daha fazla kâr elde edebileceğini düşünüyordu.
Somut Örnek: Baltalimanı Ticaret Anlaşması ve Tanzimat Reformları:
1838 yılında imzalanan Baltalimanı Ticaret Anlaşması, İngiltere’nin Osmanlı üzerindeki ekonomik etkisinin bir göstergesidir.
Bu anlaşmayla İngiliz tüccarlar, Osmanlı topraklarında serbestçe ticaret yapma hakkı elde etti.
Tanzimat reformları, bu tür ticaret anlaşmalarının altyapısını güçlendirmiştir. Örneğin hukuk sistemindeki reformlar, yabancı tüccarların Osmanlı’da iş yapmasını kolaylaştırdı.
Ayrıca 1856 yılında ilan edilen Islahat Fermanı, gayrimüslimlerin ticari faaliyetlerdeki eşitliğini artırarak Avrupalı devletlerin taleplerine cevap verdi.
Bu durum İngiltere ve Fransa’nın reformları neden desteklediğini anlamak açısından önemli bir örnektir.
Sonuç: Osmanlı’nın Modernleşmesi ve Büyük Güçler
Elbette ki İngiltere ve Fransa Osmanlı’nın modernleşmesini, ya da daha isabetli bir ifadeyle batılılaşmasını Osmanlı’nın iyiliği için değil, kendi stratejik ve ticari çıkarlarını korumak için desteklemiştir.
Modernleşme (ya da Batılılaşma) hamleleriyle Osmanlı, hem Avrupa’nın sanayi malları için geniş bir pazar olmuş hem de Rusya’nın yayılmacı politikalarına karşı bir tampon görevi görmüştür.
İngiltere ve Fransa’nın bu desteği, Osmanlı modernleşme sürecinin uluslararası dinamiklerle ne kadar iç içe geçtiğini gösterir.
0 yorumlar:
Yorum Gönder