11 Ekim 2023 Çarşamba

1936-1939 Arap Ayaklanmaları nedir?

1936-1939 Arap ayaklanmaları, Filistin Mandası'nda yaşayan Filistinli Arapların, Bölgede kurulan İngiliz Mandası'na ve o mandanın himayesi altında bölgeye yerleştirilen Yahudi göçüne karşı başlattıkları bir isyandır. Bu isyan, Arap milliyetçiliğinin ve Filistin davasının önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir.

Arap ayaklanmasının geliştiği zemin

Arap ayaklanmasının kökenleri, 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflaması ve Avrupa devletlerinin Ortadoğu'ya ilgi duymasıyla başlar. Osmanlı yönetimine karşı çeşitli Arap milliyetçi hareketleri ortaya çıkar. Bunlardan biri de Mekke Emiri Şerif Hüseyin bin Ali'dir.

Şerif Hüseyin, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti'ne karşı bir ayaklanma başlatarak İngiltere ile işbirliği yapar. İngiltere, Şerif Hüseyin'e Mersin ve Adana'dan Musul'a kadar uzanan bir Arap devleti kurma sözü verir. Ancak savaş sonrasında İngiltere ve Fransa, Sykes-Picot Anlaşması ile Ortadoğu'yu kendi aralarında paylaşırlar. Böylece İngiltere, Şerif Hüseyin'e vadettiği planları gerçekleştirmez.

Filistin'de ise İngiltere, Balfour Deklarasyonu ile Yahudilere bir ulusal yurt vaat eder. Bu vaat Siyonist hareketi destekler ve bölgeye olan Yahudi göçünü daha da arttırır. Filistinli Araplar ise hem İngiliz mandasına hem de Yahudi yerleşimine karşı direniş gösterir.

Arap Ayaklanması

Arap ayaklanması 1936 yılında, Trablusgarp'ta ve Cihan Harbi'nde Osmanlı İmparatorluğu safında savaşan, savaştan sonra da bölgede İtilaf Devletlerine karşı hareketler ve organizasyonlar yürüten İzzeddin el-Kassam'ın 1935'te İngilizler tarafından öldürülmesiyle birlikte genel bir grev olarak başladı. Filistinli Araplar, İngiliz mandasının sona ermesini, Yahudi göçünün durdurulmasını ve Filistin'de demokratik bir hükümet kurulmasını talep etti. Grev altı ay kadar sürdü, ancak protestoları ortadan kaldırmak için manda yönetiminin gerçekleştirdiği sert müdahalesi, olayları kısa zamanda şiddetli bir ayaklanmaya çevirdi.

İsyanın liderliğini, Kudüs Başmüftüsü Emin el-Hüseyni'nin kurduğu Arap Yüksek Komitesi üstlendi. Komite çeşitli Arap partilerini ve kabileleri bir araya getirmekteydi. Ancak isyancılar arasında her ne kadar koordinasyon tesis edilmeye çalışılsa da bölünmeler ve rekabetler de bulunmaktaydı.

İsyanın ilk aşaması 1936-1937 yılları arasında sürdü. Bu dönemde isyancılar kurulmakta olan Yahudi yerleşimlerini ve İngilizlerin bulundukları noktaları hedef aldı. İngilizler ise askeri güç kullanarak sert bir biçimde isyanı bastırmaya çalışı. Bunu yaparken aynı zamanda Yahudi yerleşimcileri de silahlandırıp Yahudi polis gücünü de arttırdı. Sadece bununla da kalmayarak İngiltere, Yahudi yerleşimleri dışında da Yahudileri silahlandırdı, hatta Yahudi terör örgütü Haganah'ı da politikası gereğince silahlandırdı.

Bu gelişmelerin akabindeyse isyanın ikinci aşaması 1937-1939 yılları arasında yaşandı. Bu dönemde isyan daha örgütlü ve şiddetli bir hal aldı. İsyancılar, Filistin Milli Cihat Merkez Komitesi adlı bir örgüt altında birleşti. Bu komite Suriye ve Irak'tan gelen gönüllülerden de destek aldı.

Bu organizasyonun ardından İngilizler, öncesinden daha da sert karşılık vererek protestocuları sindirme yoluna başvurdu. Bu sebeple binlerce isyanı öldürüldü, yaralandı, tutuklandı veya idam edildi. Ayrıca Arap Yüksek Komitesi'ni de yasakladı ve liderlerini sürgüne gönderdi. İngilizler aynı zamanda Araplar arasında böl-parçala politikası da uyguladı. Bazı Arap kabilelerini ve liderlerini devlet entrikaları ile isyana karşı kendi safına çekti ve isyancılara karşı onları kullandı.

Arap ayaklanmasının sonuçları

Arap ayaklanması neticesinde Filistinli Araplar çok büyük zarar gördü. Bu isyanda yaşları 20 ile 60 arasındaki Filistinli Arap nüfusunun %10'undan fazlasının öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Buna mukabilse öldürülen Yahudilerin sayısı yüzü aşmamaktadır.

Arap ayaklanması, 1939 yılında İngiltere'nin yeni bir beyaz kitap yayınlamasıyla sona erdi. Bu beyaz kitapta İngiltere, Filistin'de 10 yıl içinde bağımsız bir devlet kurulacağını, Yahudi göçünün sınırlandırılacağını ve Yahudi devletinin kurulmayacağını ilan etti. Ancak bu beyaz kitap, daha önce verilen sözlerin hiçbir şekilde tutulmadığı gerekçesiyle hem Arapları, kendi aleyhine kararların olmasından dolayı da hem Yahudileri tatmin etmedi. Ancak II. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Filistin'deki taraflar arasındaki çatışma durgunluk kazandı.

Arap ayaklanması, milliyetçilik çağında Filistinli Arapların ulusal kimlik ve bilinç kazanmasına katkıda bulundu. Ancak bu isyan, aynı zamanda Arapların siyasi ve askeri olarak zayıflamasına ve bölünmesine de neden oldu. Yahudiler ise ayaklanma sırasında kendi savunma örgütlerini geliştirdi ve Filistin'deki nüfus ve toprak paylarını arttırdı.

Arap ayaklanması, Filistin sorununun temellerini oluşturan bir unsudur. 1947 yılında Birleşmiş Milletler, Filistin'i Arap ve Yahudi devletlerine bölmeyi önerdi. Ancak bu plan Araplar tarafından reddedildi. 1948 yılındaysa İsrail devleti kuruldu, ancak buna mukabil herhangi bir Filistin Devleti kurulmadı ve Arap-İsrail savaşları da böylece başladı.

0 yorumlar:

Yorum Gönder